Hz. Süleyman ve Hüddam Cinler

 

Hazreti Süleman (a.s) bilhassa güneşe tapan bir ülke olan Yemen'in melikesi (Saba melikesi) Belkıs üzerinde duruyordu. Onu birkaç kere imana davet etmişti. Kuşlar bu vazifeyi yapmışlardı. Fakat Melike Belkıs aldırmamış, savaş hazırlıklarına girişmişti.. böylece Hazreti Süleyman'ın (a.s) yurduna kadar gelmişti.

Savaştan önce barışı düşünmüşler, konuşmayı dilemişlerdi.
Hazreti süleyman (a.s), Melike Belkıs'a bir mucizesini gösterip onu imana sokmak kararındaydı.

Onun Saba'da bulunan tahtını-ki odalardan odalara geçilerek gizlenmiş ve kitlenmişti-getirmeyi, Belkıs'a göstermeyi düşündü.
Hazreti Süleyman (a.s) yanındakilere bu tahtı kimin getirmek istediğini sorduğu zaman ilk cevabı cinlerden bir ifritten aldı.

Süleyman dedi: << ey ileri gelenler, onun tahtını, kendilerinin bana
müslüman olarak gelmelerinden evvel, hanginiz bana getirir?>>

Cinlerden bir ifrit: <<Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Ben buna karşı her halde güvenilecek bir kuvvete malikim>>
Dedi. (Neml süresi, ayet: 38-39)

Fakat Hazreti Süleyman (a.s), kafir, hizmetçi bir cine böyle bir vazife vermek istemedi.Esasen cin, söze Allah'ın ismiyle başlamamıştı.

Veziri Berhiye oğlu Asaf, Besmelesiz iş görmezdi.
İlim ve ihlas sahibiydi..
Yani ermişti, evliyaydı..
Bu vazifeyi yapabileceğini, ifritten daha çabuk tahtı getireceğini söyledi.
İzin üzerine bunu yaptı da.

Nezdinde kitabından bir ilim olan (zat): <<Ben, dedi, gözün sana dönmeden (gözünü benden çevirmeden-yumup açmadan) Evvel onu sana getiririm.>>
(Neml süresi, ayet: 40)

Veli, ermiş Asaf bunu nasıl yapmıştı?..

Demek Hazreti Allah (c.c) o anda emrine mü'min cinlerden birisini vermişti. O yapmıştı bunu.. Şeytanlaşmış kafir cin değil.

Hazreti Süleyman'ın (a.s) vefatın da, cinler kendilerine gaybı bildikleri payını çıkarmışlardı..
Halbuki Allah (c.c) dilemedikten sonra hiç kimseye gayb malum olamazdı..
Hadise şöyle ceryan etti:

Hazreti Allah (c.c.) Hazreti Süleyman'ın (a.s) ruhunu Mescidi aksa'da aldı.. Hazreti süleyman (a.s) ayaktaydı.. Asasına dayanmıştı.
Asası sağlam olduğu için yere düşmedi. Pencereden bakanlar (onu ayakta gördükçe) yaşıyor sandılar ve yanına sokulmadılar. Böylece aradan bir yıl geçti..
Bir kurt ilk günden beri ağacı kemirmişti..
Asa, ancak bir yılda kırılmıştı; böylece Hazreti süleyman (a.s.) yere düşmüştü. O zaman yanına geldiler ve öldüğünü gördüler.
Yeni bir kurtla durumu hesaba vurdular ve Hazreti Süleyman'ın (a.s.) bir yıl önce öldüğünü buldular.
O zaman cinler (kafirler) öğündüler: <<Biz bunu biliyorduk...>> dediler.. Halbuki bilselerdi bir yıl beklerler miydi?..
ağır hizmetlerden kurtulmak için, ilan eder, kaçarlardı.

Nitekim Hazreti Allah (c.c.) da bunu ilerde açıklayıp yalanlarını yüzlerine vuracaktı:

Sonra biz ona ölüm hükmünü
infaz edince (dayandığı) asasını
yemekte olan ağaç kurdundan
başkası bunun ölümünü ona
göstermedi. Bu suretle yere
kapanıp yıkıldığı zaman besbel-
li oldu ki, eğer cinler gaybı
bilmiş olsalardı öyle horlayıcı
bir azab içinde kalıp durmaz-
lardı.

(Neml süresi, ayet: 38-39)
Hz. Süleyman ve Hüddam Cinler 4.5 5 Kybalion Hazreti Süleman (a.s) bilhassa güneşe tapan bir ülke olan Yemen'in melikesi (Saba melikesi) Belkıs üzerinde duruyordu. Onu birkaç kere i...

Hiç yorum yok:

Copyright © HAVAS DUALAR. All Rights Reserved